Stres kaynakları üç ana başlık altında incelenebilir. Birincisi, iş ortamından kaynaklanan faktörler, ikincisi; bireysel öğeler, üçüncüsü örgütsel öğelerdir.
Göreve Bağlı Roller
“Strese karşı bağışıklık kazanmanın en iyi yolu amaç duygusudur.”
“Mustafa Kılınç”
Bireyin görevi gereği oynadığı roller de stres kaynağı olabilir.
Rol çatışması: Göreve bağlı ve birbirleriyle çatışan ve rollerden birinin daha üstün tutulması gereken durumlarda bireyin kararsızlığa düşmesi (hangisini üstün tutacağı sorunu) durumunda stres düzeyi artar. Örneğin; bir hemşirenin rolü üç ayrı çatışma kaynağı çıkartır. Hastanın beklentilerini bilmek, en yakın üstünün beklentilerini bilmek, doktorun beklentilerini bilmek.
Üst düzey yöneticilerin rol çatışması genellikle; kendilerinden ulaşmaları beklenen hedeflerle, bunlara ulaşmak için kullanacakları araçlar arasında dengesizlikler söz konusu olduğunda ortaya çıkar.
Rol belirsizliği: Bireyden ne beklendiğinin açıkça belirtilmemesi ya da bireyin karar almasına yetecek kadar bilginin bireye akmamasından kaynaklanır. İşi zorlaştıran birçok olumsuzluğu işin zorluğuna eklemek mümkündür. Bunlar; bilgi aktarımı, eksik görev tanımı, değerlendirme kriterlerinin bulunmaması şeklinde sıralanabilir ve hepsi birer stres nedenidir.
Rol belirsizliği bireyin tutum ve davranışlarında rehber edineceği kişilere başvurmasını engeller. Bu belirsizlik, bireyin yavaş hareket etmesine ve işini geç yapmasına neden olur. Güvensizlik başlı başına bir stres kaynağıdır.
Aşırı veya fazla hafif roller: Aşırı roller, bireyin işi karşısında niteliksel ve niceliksel olarak zorlandığını hissetmesi halinde ortaya çıkar. Bu aşırılık, iş görenin çok hızlı çalışmasına, gücünü ve dikkatini son haddine kadar zorlamasına neden olur. 276 üst düzey yönetici ve bir finansal kuruluşta çalışan 1204 alt düzey iş gören üzerinde yapılan bir incelemeye göre çıkarılan sonuçlar şöyle:
Alt düzeydeki kişilerin temel stres kaynağı, rol belirsizliği ve aşırı iş yüküdür.
Üst düzeydekiler ise, fazla iş yükü ve çatışmalı roller nedeniyle strese girdiklerini ifade etmişlerdir.
Aşırı iş yükü, insanların gerektiğinde “Hayır’ diyememesinden kaynaklanır. Hayır diyememenin ise birçok nedeni vardır. Bu nedenlerin başında; kariyerini tehlikeye atmamak, olumsuz insan izlenimini çıkartmamak gibi endişeler yer alır.
Oysa birey hayır diyememenin bedelini, aşırı yüklenmesi nedeniyle karşılaşacağı başarısızlıklarla da ödeyebileceğini unutmamalıdır. Öte yandan stres nedeniyle, alkol bağımlılığı, çeşitli psikosomatik bozukluklar, işten alınan doyumun düşmesi riski de gündemde olacaktır.
Fazla hafif rol: Bu roller, kısa zamanda rutinlere oturtulabilen, açık, sade ve can sıkıcı işlerle ilgilidir. Rolün yalınlığından kaynaklanan can sıkıntısı, bireyin yeteneklerinin, işinde yeterince değerlendirilmediği kuruntusuna yol açar. Bireyden kapasitesi altında yararlanmak onu engeller; bu engelleme de bir stres kaynağıdır.
Yazar: Sevda Kangal Kılınç