Evinizde, toplu taşıma araçlarında, parklarda, yürüyüşlerde hemen hemen her eylemde akıllı telefonlar(!)la iç içe geçmiş durumda yaşıyoruz. Farkında değiliz belki ama sosyal medya ve arkasındaki algoritma ile şekillenen yapay zekalar insanlığı esir almış durumda.
Alternatif Medyanın Geldiği Yer
Başlangıçta tamamen iyi niyetlerle yola çıkılan sosyal medyanın geldiği nokta hiç de öyle değil. Google, Facebook, YouTube, İnstagram dahil olmak üzere hepsinin amacı insanları birer ürün olarak görmeleridir. Sosyal medya gücünü insanların “veri”lerinden almakta ve düşünsel, duygusal ve davranışsal değişim yaratmaktadır. İşin en acı tarafı ise kişilerin bunun farkında bile olmayışıdır. Çünkü sosyal medyanın insanlar üzerindeki amacı
Sosyal Medya Etkisindeki Toplum Modeli
Sosyal medya öyle bir hale gelmiş durumdaki sabah kalktığımızda ilk iş elimize akıllı telefonlarımızı almak, kimler nerede ne yapmış, kim ne giymiş, nasıl bir resim paylaşmış, kaç beğeni ve yorum almış. Benim resimlerimi beğenen sayısı niye az? Çok beğeni almak için ne yapmalıyım? Vb. gibi… İşte tüm bu düşünceler ve bu düşüncelerin bize hissettikleri ile güne merhaba diyoruz. Kendimizi o küçücük ekranlara ve “beğeni, yorum, izlenme” oranları ile ilgilenirken yaşamı sanal aleme indirgeyip gerçek hayatı ıskalıyoruz. Gittiğimiz hiçbir yerin farkında bile değiliz.
Parmağınızdan Beyin Sapına Kodlanan Bağımlılık
Hiç merak ettiniz mi? tüm sosyal medya merkezleri sayfalarını ilgi çekici, sınıflayıcı ve parmak ucunuzun aşağı – yukarı doğru hareketi ile sizi sürekli “düşünme, duygu” modunda tutarak tüm zamanınızı ve dikkatinizi çekmeyi başarıyorlar. günlük sosyal medyada geçirdiğiniz zamanın farkında mısınız? En az zaman geçiren kişinin süresi bile 1 saatten az değil. Bunu sağlayan şey ne? Bize iletilen merak, kıskançlık, sanal tatminlik, sanal keyif, kendini paylaşımlar aracılığı ile gösterme vb. gibi duygusal yönlendirmeler…
Amaçsız Gelecek
Sosyal medya her yaş grubundaki bireyleri etkiliyor. Ancak toplum sosyolojisi açısından baktığımızda en çok gençliğimizi etkiliyor. Peki gençlerimiz hangi konularda sosyal medyanın olumsuz etkisinde kalıyor?
Onaylanmak Onay Beklentisi
Bireyler sosyal medya paylaşımları beğenildiğinde, olumlu yorumlar aldığında, kendini takdir edilmiş ve değerlilik duygusu içine giriyor.
Ancak beğeni, yorum, paylaşımlar az ya da olumsuz olduğunda kendilerini yetersiz hissetmeye başlıyor. Aslında “gerçek” dünyada beğeni – beğenisizlik olması arasında bir fark yok. Algımız gerçekliği şekillendiriyor. Onay alamayan bireyler kendilerini yetersiz ve değersiz hissetmeye başlıyor. Mevcut durumdan çok daha kötü duruma düşmeye başlıyorlar. Son dönemlerde bu sorunlarla çok daha fazla karşılaşmaya başladık. Oysaki yaşam yolculuğunda önemli olan kendinizi tanımak ve sürekli gelişim göstermektir. Oysaki sosyal medyada bile yeteri kadar onaylanmadığında mutsuz, güvensiz, kendini beğenmeyen, kendini yeterli hissetmeyen bireyler ortaya çıkıyor. İnsan beyni neye odaklanırsa onu büyütüp güçlendirir. Sosyal medya sayesinde insanlar “düşünme”nin ne olduğunu gerçek haberlerle ilgi çekici yalan haberlerin arasındaki farkı bile sorgulamayı unuttular ve her gün uyutulmaya devam ediliyorlar.
Sosyal medyayı “araç” olarak kullandığınızda sorun yok. Bu harika teknolojinin gücü yadsınamaz. Ancak tüm odağınızın merkezinde olduğunda sizi farkında bile olmadan düşünce, duygu ve davranış boyutunda yönlendirir. Sosyal medyanın etkilerine önümüzdeki hafta devam edeceğim.