Kral bir gün krallığın bütün büyücülerini çağırarak, onlara şöyle demiş:
‘ Bazı vakitler öyle oluyor ki, üzüntü veren bir hadise ya da aşikar bir şanssızlık nedeniyle sıkılıyorum ve kendimi bunalımda hissediyorum. Bazen ise, beklenmedik bir sevinç veya büyük bir başarı beni aşırı heyecanlandırıyor ve ben kendimi iyi hissetmiyorum. Bana öyle bir tılsım yapıp getirin ki, beni hem bunalım, hem de aşırı heyecan gibi ruh hallerine karşı korusun.’
Büyücüler bu görevi geri çevirmek zorunda kaldılar. Çünkü bu iş, kralı zor ve tatbikatı doğrulanamayacak sözlerle kandırmak olacaktı, kaldı ki kral tarafından bu tılsımın hiçbir işe yaramadığı fark edildiğinde oluşacak kızgınlığa maruz kalmak da vardı…
Derken bir sufi çıktı geldi ve şöyle dedi:
‘ Haşmetmeab! Size yarın bir yüzük getireceğim, ona her baktığınızda, eğer üzgünseniz mutlu olacaksınız, heyecanlanmışsanız yatışacaksınız. Gerçekten de üzerine kazıtacağım sihirli cümleyi okumanız yetecek.’
Ertesi gün yaşlı bilge gelir ve sihirli yüzüğü krala verir. Herkes sessizlik içindeydi ve sadece kral değil, diğer büyücüler ve sarayın ileri gelenlerinin tümü, sufinin vermiş olduğu sözünü nasıl yerine getireceğine merak etmekteydiler.
Yüzüğe baktıklarında okudukları cümle, yüzüğün mücevher takılan kısmında şöyleydi:
‘’ BU DA GEÇER ‘’ …….
Sufi Öyküleri-G. Mandel’ den alıntı
Yazar: Aysel Çiçek