Eski zamanlarda, üç atlı bir çölden geçiyordu. Kurumuş bir nehir yatağından geçerken, gaipten bir ses duydular: “Durunuz” diyordu bu ses.
Hemen atlarını durdurdular. Ses daha sonra atlarından inmelerini söyledi: “Yerden bir avuç taş alarak ceplerinize doldurunuz ve yolunuza devam ediniz. Yarın güneş doğduğunda hem memnun olacaksınız, hem de üzüleceksiniz” diye de sözlerine ekledi.
Atlılar, denileni yapıp yollarına devam ettiler.
Ertesi sabah güneş yükselirken, ellerini ceplerine sokan üç atlı, harika bir olayla karşılaşırlar. Taşlar; elmas, pırlanta, inci ve diğer kıymetli cevherlere dönüşmüştü.
Bu durumdan gerçekten büyük bir sevinç duyuyorlardı. Çünkü sesin emrini yerine getirip taşları ceplerine doldurmuşlar, böylece sahip oldukları mücevherlere kavuşmuşlardı.
Bir yandan da üzülüyorlardı. Çünkü yanlarına daha fazla taş almamışlardı.
İşte programlarıin insan hayatındaki yeri ve önemi, bu misaldeki gibidir. İnsan, aldığı programları nispetinde hayatta başarı elde edebilir. Elindeki çakıl taşlarını, kıymetli cevherlere dönüştürebilir.