Özgüvenin ne olduğu konusunda, nasıl anlatılabileceği ile ilgili farklı farklı fikirler ve bakış açıları var.
Ben de bugün sizinle kendi bakış açımı paylaşmak istiyorum. Kim bilir, belki de bu küçük makale size küçük bir dokunuş olur.
Kelimelerin gizli bir gücü vardır, bir çoğunu fazla incelemeden günlük hayatımızda kullanmaktayız. Oysa dikkatli bir baksak, içinde nelerin saklı olduğunu keşfedebiliriz.
Öyleyse, özgüven kelimesine bir bakalım:
ÖZGÜVEN kelimesini parçalara ayırdığımız zaman, ÖZ ve GÜVEN kelimeleri ortaya çıkıyor. Birinin özüne güvenmesidir, kısacası.
GÜVEN duygusunu hangi şekilde tarif edebilirim diye düşündüğüm zaman, aklıma babanın oyun esnasında havaya fırlattığı bebeği geliyor: Bebek, babasının onu tutacağını biliyor, havada uçarken, gülücükler saçabiliyor ve babasının kollarına indiği zaman, sevinçten çığlıklar atabiliyor. O son derece rahat, kendini emin ellerde hissediyor.
Babasına güveniyor.
ÖZ dediğimizde, aklıma kendimizin içindeki kaynaklar ve yetenekler geliyor:
Örneğin, iletişim becerisi, sağduyulu ve esnek olabilmeyi, bilgi düzeyi, davranış kalıplarımız, inançlarımız, değerlerimiz, tecrübelerimiz, ve daha çok alanı kapsayan kendi içimizde mevcut olan kaynaklarımızdır.
" Kendi özünün farkına varmış bir adamda bu farkındalığın verdiği rahatlık vardı. Ancak bazen istemeyerek de olsa, şüphe ve endişe duyuyordu, o rahat ruh halinden çıkıyordu.
ŞU ülkenin kralı ise, kendi özüne güvenmesi ile ün salmıştı. Onun özgüveni dillere destandı. Adam, kral bunu nasıl başardığını merak etmiş ve onu ziyaret etmeye karar vermiş. Kral da ona bir görev vermiş:
" Sen şu su dolu kazanı sarayımın etrafında bir damla su bile dökmeden taşıyabilirsen, sana sırrımı vereceğim, demiş. Ancak bir damla su dahi dökülürse, senin hayatına mal olacak, demiş. Adam bu şartı bile kabul etmiş, ne de olsa bu işin sırrına ulaşmak, hayatı kadar değer kazanmıştı."
" ÖZGÜVEN, HER ANDA İHTİYACINIZ OLAN TÜM İÇSEL KAYNAKLARIN SİZE RAHATLIK İÇİNDE HİZMET ETMESİDİR. "
A.Ç.
Su dolu kazanını başında taşıyordu bir damla suyu bile dökmeyerek ilerliyordu.
Kazanı tam taşımaya odaklanmıştı. Peşinde sarayın muhafızı onu keskin kılıcıyla takip ediyordu. Biliyordu, bir damla suyun bile dökülmesi, hayatına son verilecekti.
...ve başardı !! Mutlu bir gülümsemeyle kralın yanına gelmişti, ne de olsa şimdi merak ettiği sırra kavuşacaktı.
Kral ona demiş ki: " Sen şimdi bu kazandan bir damla su dökmeden buraya taşıyabilmek için, tüm dikkatini ona vermiştin, anı tam yaşadın ve tüm yeteneğini ona kullandın.
İşte benim her zaman ve sürekli yaptığımı sen şimdi o kazanı taşırken yaptın.
İşte benim sırrım budur. Ben her anımı yaptıklarıma tüm dikkatimi vererek yaşıyorum"
Ancak kaynaklara ulaşma yolunu kesen, çok yararlı olmayan bazı düşünce türü ve duygular vardır:
" ENDİŞE, NELERİN TERS GİDEBİLECEĞİ İLE İLGİLİ UCU AÇIK BİR FANTEZİ ÜRÜNÜDÜR, YARATICILIĞIN KARANLIK VE İNSANIN HUZURUNU ÇALAN VE ŞİMDİDE YAŞAMASINI ENGELKEYEN TERS BİR HAYALDİR."
ÖZGÜVEN ise, tam olarak şimdide olmak, o anda ne gerekiyorsa, onu yapmaktır.
* doğru duygu kaynaklarına sahip olmak
* doğru inançlara sahip olmak
* doğru amaçlara sahip olmak
* gereken bilgilere sahip olmak......
" ÖZGÜVEN, HER ANDA DUYGU, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ ÜÇGENİNDE O ANDA GERKTİĞİ GİBİ BİR REAKSYON ORTAYA ÇIKARABİLME KABİLİYETİDİR "
A. Ç.
Özgüven ile tamamen bütünleşmeniz dileklerimle,
Sevgiyle kalın.