Fikir, "Life, Animated" isimli yeni kitabında ailesinin otistik oğulları Owen'ı nasıl iletişime açtıklarını anlatan Ron Suskind isimli gazeteciden geldi. Owen'ın "Deniz Kızı", "Güzel ve Çirkin" gibi Disney çizgi filmlerine duyduğu ilgi sayesinde aile sosyal gelişimi harekete geçirmek ve pekiştirmek için çizgi film karakterlerini kullanarak onunla iletişim kurdu. Milyonlarca ebeveyn bunu, sosyal olarak mesafeli olan bir çocukla karakterleri canlandırmak için yere oturarak, sistematik olarak değilse bile, rutin olarak yapıyor. Eski Wall Street Journal muhabiri Suskind bu yaklaşımı "afinite terapisi" diye adlandırıyor. Uzmanlar terapinin ardındaki teorinin diğer yaklaşımların etkileri üzerinde yıllar süren çalışmalardan bilindiği kadarıyla makul olduğunu söyleyen Suskind'in öyküsüne aşina. Suskind tarafından toplanan bir grup bilim insanı yaşları 4 ila 6 arasındaki 68 otizmli çocuk için oluşturulacak 16 haftalık deney için fon temin etmeye çalışıyor. Kaliforniya Üniversitesi'nden Sally J. Rogers, "Öne sürdükleri hipotez akıllıca ve kesinlikle üzerinde çalışmaya değer." Bu çizgi film karakterlerine baktığınızda çok güçlü görsel uyarıcılar olduklarını görürsünüz; duyguları hep abartılıdır, belirgin kaşlar, kocaman gözler ve ifadelere eşlik eden müzik. Çoğumuz bu karakterleri seyrederek sosyal hayatta uygun olan senaryoları öğreniriz" diyor. Çoğu otistik çocuğun sosyal içeriği olmayan objeler (örneğin haritalar) veya konular ilgisini çeker. Fakat Rogers'a göre filmlere, televizyon programlarına ve çizgi film karakterlerine odaklanan otistik çocuklarda "afinite terapisi" bir anlam ifade eder. Uzmanların dediğine göre otizm terapisinde gelişim -bilhassa ağır vakalarda- yavaş olmaya gösterilen eğilim ve artış baz alınarak ölçülür. Otizm spektrumu olarak bilinen bozukluk, gelişim ihtimali tahmin edilemeyen ve bireysel olan çok çeşitli çocuk gruplarını kapsar. Bazı çocukların sosyal becerileri göreceli olarak hızlı değişirken diğerleri inatla iletişime kapalı olabilir. Yale Üniversitesi'nden Kevin Pelphrey de çalışmaya dahil olacak. Kendisi "afinite yaklaşımının" yoğun bir şekilde çalışılan bir terapi türü olan 'temel tepki programlarıinin' çoğu faktörünü bünyesinde barındırabileceğini söylüyor. Ödüller sistemini birlikte oyun oynayarak terapist ve çocuk arasındaki etkileşime dahil ediyor. Pelphrey, "Ödül olarak lokomotif Thomas'ı izletmek yerine, çocuğu Thomas, Percy ve diğer karakterlerle sosyal bir kurgulama içine sokabilir ve onlar vasıtasıyla göz kontağı, birlikte oynama ve arkadaşlık gibi özellikleri öğrenebiliriz" diyor. Şu an Harvard Üniversitesi'nde akademisyen olan Suskind, teorisine verilen tepkiler karşısında şaşırdığını söylüyor ve "Bunca öncü nöroloji bilim insanının beni dinleyip, 'Tamam, yardım etmek için ne yapabiliriz?' diye sorması çok heyecan verici ve biraz da tuhaf" diyor.
BENEDICT CAREY