Meşhur bir filozofa; “Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz” diye sorulduğunda – Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan demiş.
Genelde negatif diyalog konusunda, özel olarak da kendi durumunuz hakkında düşünürken, mantıken "Bu madem ki negatif, o zaman niye yapmaya devam ediyorum ki?"diye merak edebilirsiniz. "Eğer ki bu davranış zehirliyse niye kurtulmuyorum ondan? Tüm bu soruların birinci yanıtı, görmüş olduğunuz gibi, negatifin gücü ile ilgili. Negatif bilgiye "KİLİTLENMİŞ OLMA" eğiliminiz etrafınızda olup biten diğer her şeyi görmezden gelmenize neden olabilir. Negatif bilgi, pozitif gerçek bir bilgiden bile daha önemli, daha gerçek görünebilir.
Ancak ödülün gücünü de dikkate almalısınız. İç diyalogunuzun neden böyle olduğunu anlamak için yapacağınız her araştırmada, kendinize söylediğiniz bu şeyleri söylemekle ne gibi "ödüller" elde ettiğiniz konusunda uyanık olun. Size bir çeşit ödül önermeyen hiçbir davranışı, diyalogu ya da düşünce sistemini geliştiremezsiniz. Başka bir ifadeyle, kendi iç konuşmalarınızı tesadüfi olarak seçmezsiniz, belli bir düzeyde sizin için "çalıştıklarından" dolayı seçersiniz. O düzeyde size bir ödül yaratırlar, yoksa bu seçimi yapmazsınız.
Örneğin iç diyalogunuz mesaj ve ses anlamında durgun ve size sadece kim ya da ne iseniz onu kabullenmenizi söylüyor. Bu tür bir iç konuşmadan nefret edeceğinizi düşünebilirsiniz, ama inanın bana bu durumdan bir kazancınız olmasa bunları bir dakika bile dinlemezdiniz. O zaman şu soru akla geliyor, bilinçli olarak bu konuşmayı duymak istemediğiniz halde onu dinlemenize sebep olan ödül ne?
Lütfen kendinizi ödüllerden etkilenmeyen biri sanma zahmetine hiç girmeyin. Çünkü bu konuda siz de bir istisna değilsiniz ve istisna yok. İşin ödül boyutu böyleyken isterseniz biraz da risk boyutuna bakalım. Herhangi bir değişiklik yapacağınız zaman riskleri algılar ve bu riskler üzerine iç konuşmalar gerçekleştirirsiniz. Hiç kuşkusuz değişikliklere karşı son derece inatçı bir biçimde direniş gösteririz. Sorununuz, hakir gördüğünüz bir işte sıkışıp kalmış olmak kadar basit de olsa iç diyalogunuz yıkıcı bir hale gelebilir. Yeni ve daha iyi bir işin peşine düşmek risk içerir. En büyük risk, sahip olduğunuz şeyi artık istemediğinizi kabul etmenizde yatar. İç diyalogunuz bunu bir kez saptadıktan sonra artık başınızı kuma gömüp inkar etme şansınız kalmaz. Kozanızı yırtmaya başlamışsınız demektir. Böylece iş yaşamınızın berbat olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalırsınız. İç diyalogunuz bu konuda derhal harekete geçmeniz ve bir şeyler yapmanız için sizi zorlayabilir ve bu durumda da üzerinizde baskı yaratabilir. Bu noktada iç diyalogunuz gerçekten sıkıntı yaratabilir. Yaşamın sunduğu olasılıklar iç diyalogunuz tarafından size korkutucu ve acı verici olarak yorumlanırsa paralize olmanız çok kolaydır. O zaman da gerçekçi olmak ve yaşama göğüs germek yerine kendinize yalan söylemeye ve bir kurguyu yaşamaya başlayabilirsiniz.
İç diyalogun yaratabileceği ve sürekli hale getirebileceği öz saygı pek çok insan için gayet pratik bir mazeret oluşturur. Kendinizi güvende hissetmeniz ve kendinizden çok fazla şey beklenmemeniz için bu hakikaten büyük bir mazerettir.
"Tiyatrocu olmak, kendimi bu yönde geliştirmek çok hoş olurdu ama ben gerçekten çok çekingen bir insanım ve hiç kimseye güvenim yok. Sahi mi? Oh ne ala! Korktun ve ben tam 36 yıldır senin sürünmeni izliyorum. Ben böyle düşünmüyorum.
Herkesin kuşkuları vardır. Öyleyse nasıl davranalım da bu iç diyalogu bizi paralize edeceğine aktif olmaya zorlayalım?
İç diyalogunuz öz saygınızla ilgili ise, kendinize bu diyalogun sizi gerçekten istediğiniz bir şeye yaklaştırıp yaklaştırmadığını sorun. Bu dünyanın katılımcılara ihtiyacı var, gelip geçen yolculara değil.
Yaşamdan korkuyor, ürküyorsanız ve eğer iç diyalogunuz bunu gösteriyorsa o zaman teslim olursunuz. Herkesin kendisiyle ilgili kuşkuları var. Fakat kendi konuşmanızın yarattığı mazeretleri pasif biçimde kabullenir, sizi teslimiyetçi bir duruma sokmasına izin verirseniz kendinizi ve yaşamınızdaki herkesi aldatmış olursunuz.
Yazar: NLP Lideri Mustafa Kılınç