İyi kalpli sağır bir adam, bir gün komşusunun hasta olduğunu öğrenir.
Kendi kendine: ' Komşum hastalanmış. Onun ziyaretini yapmam, hal ve hatırını sormam lazım. Ama ben sağır bir adamım, o da hasta, sesi çıkmaz. Zaten hastaya malum şeyler sorulur, malum cevaplar alınır.
Ben nasılsınız diyeceğim, o iyiyim, teşekkür ederim diyecek.....Ne yiyorsun desem, o da elbet bir yemek ismi söyleyecek, ben de afiyet olsun derim. Doktorladan kim geliyor, diye sorarsam, bir doktor adı verecek..... ben de iyi doktordur derim, olur biter, ' diye düşünür.
Hastayı ziyarete gider, başucuna oturur.
- Nasılsınız ? Diye, hal hatır sorar. Hasta inleyerek:
- Ölüyorum! Diye, cevap verince sağır adam:
- Oh, oh, çok memnun oldum, diye karşılık verir.
Hasta:
- Bu ne demek, adam ölümüme memnun oluyorum diyor, diye kızar.
Sağır tekrar sorar:
- Ne yiyip, ne içiyorsun?
Hasta kızgınlıkla:
- Zehir! der.
Sağır, onun bir yemek ismini söylediğini sanarak:
- Afiyet olsun! Diye karşılık verir. Hasta bu arada büsbütün çileden çıkmıştır.
Sağır adam sormaya devam eder:
Doktorlardan kim gelir?
Hasta:
Hadi be, defol!...Azrail geliyor...Diye cevap verir.
Sağır:
Çok bilgin, çok tecrübeli bir doktor. İnşallah yakında bir çaresini bulur...
Deyince, hasta dayanamaz:
- Kahrol! .... Diye bağırır. Sağır ise, komşuluk hakkını yerine getirdiği için, çok memnun ayrılır... "
Bu kısa öyküye gülebiliriz, ancak gerçek hayatta birçok " sohbetin " bundan geride kalır bir yanı yoktur, çünkü kişiler sağır olmasa da, gerçekte karşıdakinin ne söylediğini tam olarak dinlemez, söylenenlerin altındaki anlamlarını da anlamaya çalışmaz.
Bu çoğu zaman, kişilerin birbirilerine olan konuşma amaçlarını
* ANLAMADIKLARINDAN
* TALEPLERİNE CEVAP VERMEK İSTEMEDİKLERİNDEN
* İKİ FARKLI AMACIN olduğundan kaynaklanabilir
( Ondan kastım, biri ö. bilgi alışverişinde bulunmak isterken, diğeri dertleşmek ister, gibi durumlarda )
Bir sohbete başlamadan evvel, kişinin kendi kendine şu soruyu sormasında yarar var:
Be ne istiyorum? Ben bu kişiyle niçin sohbet etmek istiyorum ve bu sohbetten neyi bekliyorum ? Birinin beni dinlemesine mi ihtiyacım, veya ilgiye mi ihtiyacım var, yoksa dertlerimini hafifletmek mi istiyorum, eğlence mi, bilgi alışverişi mi, ya da başka?
Taleplerinizi açık ve net bir şekilde ifade edin: ' Birinin ( senin ) beni dinlemesine ihtiyacım var, deyin, bu durumda. Ya da ben biraz eğlenmek istiyorum, hoş vakit geçirelim. Buraya kendi ifadenizi koyabilirsiniz. İnsanlar taleplerini çoğu zaman net bir şekilde ortaya koymuyorlar. Karşıdaki kişi de bunu anlamadığı zaman, diğeri kırılır, öbürü de, örneğin aşırı bir reaksyonla karşılaştığı zaman, nelerin olduğunu anlamaz.
Ondan sonrası malum: Küskünlük, boşluk hissi, v.s.
Böylece gereksiz anlaşmazlıklar ve kırgınlıklar ortaya çıkar. Her zaman net olun, iletişiminizdeki AMACINIZI bilin, karşıya bildirin, sohbetinizin güzel ve verimli geçmesine ilk adımı siz atın.
Aynı şey dinleyici için de geçerli. Ben neye hazırım, nasıl bir tür sohbet istiyorum diye sorun kendinize. Ona göre diğer insana onu kırmadan bir geri bildirimde bulunabilir.
Mükemmel bir iletişim için, net olmak gerek, istediklerinizi iyi bilmek gerek, hazır ve diğerine açık ve onun hayat görüşüne, fikirlerine karşı saygılı ve hoş görülü olmak gerek.
İki kişi arasında geçen başarısız bir sohbet, tencere kapakları ile yapılan amaçsız bir gürültüye benziyor ise, uyum içinde, karşılıklı olan netlik, saygı, sevgi, tüm sezgilerinizi kullanarak yapılan bir sohbet de muhteşem, tüm enstrumanların ortaya çıkardığı bir senfoniye benzer.
İletişim gücünüzün daha da güçlü olacağı bir hafta dileklerimle,
Sevgiyle kalın....!
Hikaye, Mehmet Önder'in derlediği Mevlana'nın Mesnevisinden alıntıdır.
Yazar: Aysel Çiçek