Bir krallığı yok etmek isteyen güçlü bir sihirbaz, herkesin su içtiği kuyuya sihirli iksirini dökmüştü. O sudan içen herkes, delirecekmiş. Ertesi sabah tüm halk kuyuya su içmeye gelmiş ve sihirbazın planladığı gibi delirmeye başlamış. Ancak kral ve ailesinin kendilerine ait ayrı bir su kuyuları varmış, sihirbaz bu kuyuya ulaşamadığı için, yaptığı büyü kralın üzerinde etkili değilmiş. – Bu krallıkta bir tek delirmeyen kral ve ailesi kalmıştı.
Kral halkın davranışlarını ve deli hareketlerini endişeyle izliyormuş. Onları kontrol altına alabilmek için, sağlık konusunda yeni kanunlar çıkartmıştı. Ancak polisler ve hukukçular da bu büyü yapılmış sudan içtikleri için, kralın tüm yeni kanunlarını ciddiye almıyor ve yürürlüğe koymak istemiyorlarmış.
Halk kralın yeni kanunlarından haberdar olunca, kralın delirdiğini sanmış. Bu kadar saçmalayan bir kral onları artık yönetemezmiş. Şatoya büyük bir protesto yürüyüşü düzenleyip, kralın tahttan inmesini istemişler.
Kral çaresizlik içinde tahtı bırakmayı kabul etmiş, fakat kraliçe onu durdurmuş ve ‘ Gel, biz de bu deli eden sudan içelim, hiç olmasa biz de onlar gibi oluruz. ‘ demiş kraliçe. Kral bunu kabul etmiş. Ailece halkın su içtiği kuyudan su içmeye başlamışlar ve onlar da kendi halkları gibi saçmalamaya başlamışlar. Bunu gören yetkililer ve halk, daha önce verdikleri karar konusunda çok pişman olmuşlar. Kralın bir bilge olduğunu nasıl anlayamamışlardı ki ? Maden kralları bu kadar mükemmelmiş, o tahtta kalsın ve ülkeyi yönetmeye devam etsin, demişler.
İşte o olaydan sonra, o ülkedeki insanlar başlarındaki kral ve ailesiyle hayatlarını daha çok uzun bir süre rahat bir şekilde devam ettirmişler.
Tek fark, bu krallığın dünyadaki diğer krallıklardan oldukça farklı olmasıymış….
Mutlu bir hafta dileklerimle, Sevgiyle kalın...
Yazar: Aysel Çiçek