Rus anayasası'na göre, Bolşoy Balesi dansçısına kezzap fırlatmakla suçlanan ve kendisi de ünlü bir dansçı olan Pavel V. Dmitrichenko, suçu ispatlanana kadar masum. Lakin gelin görün ki Dmitrichenko mahkemede etrafında köpekli polislerin beklediği demir bir kafesin içinde oturtuldu. Çok benzer bir olay da geçen günlerde Mısır'da yaşandı. Mısır'ın darbe ile devrilen cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin mahkemesi diğer sanıklarla beraber konduğu tel örgülü demir bir kafeste görüldü. Mursi ise duruma itiraz etti, konuşmak için mikrofon istedi ve mahkemenin kendisini yargılayacak meşruiyetinin olmadığını beyan etti. Hague'daki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin sakıncalı bulduğu bu tarz cam, ahşap veya metal kafesler, sadece Rusya veya Mısır'da kullanılmıyor. Zaman zaman yargı sisteminin uluslararası krizlerle karşılaştığı Fransa, İngiltere gibi batı demokrasilerinde de kafes veya bölme uygulamasına başvuruluyor. Kafes uygulamasına karşı olanlar bu uygulamanın genellikle kanuni bir alt yapısının olmadığı, idari içtihatlardan kaynaklandığı görüşünde. Zira siz bir sanığı kafese koyduğunuz zaman onu baştan suçlu gibi kabul etmiş oluyorsunuz ve bu da kendisini savunma hususunda bazı sorunlar yaratabiliyor. Rusya'da kafesleme işlemi sanığın güvenliği açısından bir risk olmasa da standart olarak uygulanıyor. Mesela Pussy Riot grubunun solisti geçen sene holiganlık suçlaması ile tutuklandı, mahkemesi ise kafes içinde görüldü. Kezzap olayından tutuklu olan Dmitrichenko'nın avukatlarından Sergei E. Kadyrov, kafeslerin mahkeme salonunda çok uzağa konduğunu ve güvenliğin müsaade ettiği ölçüde ancak iki kelime edebildiklerini belirtiyor. Son dönemlerde bazı duruşma görüntülerinin internete yansıması ile hem sanıkların hem de adli sürecin zarar görmesini engellemek amacıyla insan hakları savunucuları ve hukuk uzmanları uygulamaya yeni bir denetim mekanizması getirmeyi planlıyor. Zira sanıkların özellikle siyasi davalarda mahkeme salonunda tutulma şekli yargıçları , jüri üyelerini ve kamuoyunu etkileyebilir. London School of Economics'de hukuk profesörü olan Linda Mulcahy "Herhangi birisinin duruşmasını kafes içinde görmeye başladığınız anda zaten cezalandırmaya da başlamış oluyorsunuz" diyor. Mulchany Pussy Riot davasına dikkat çekerek "Artık bu mahkemenin You Tube üzerinden küresel bir takipçisi var, ben de birinci sınıf hukuk öğrencilerime dava resimlerini gösterdim" diyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Rusya, Ermenistan, Moldova ve Gürcistan'daki mahkemelerde kullanılan cam veya metal kafesleri insan onurunu zedeleyici bulduğunu açıkladı. Lakin kararda sanıkları kilitli bölmelere koymanın bütünüyle insan hakkı ihlali olduğuna dair bir ifade yer almıyor. Geçen senenin sonunda ise mahkeme, silahlı soygun iddiası ile yargılanan iki adamın davasındaki kafes uygulaması hakkında Rusya aleyhine çıkan kararda hangi şart ve koşulda olursa olsun kafesin kaldırılması kararını verecek kadar ileri gitti. Zira daha sonra davadan beraat eden iki adam, kafese konmaya itiraz etmişti. AİHM, ellerinde bu adamların davası esnasında güvenliği tehdit edecek veya düzeni bozacak hiçbir zeminin oluşmadığını ve dolayısıyla kafes uygulamasının gerekçelendirilemediğini söyledi. Rusya ise davayı temyize götürdü. Her ne kadar bu kafeslerin verilen hükümleri etkileme potansiyeli hakkında pek az çalışma olsa da, yargıçlar, jüri üyeleri ve uzmanlar bu uygulamanın sanığı çok dezavantajlı bir duruma düşürdüğü görüşünde. Avustralya'da Batı Sydney Üniversitesi'nde profesör olan Davit Tait, topladıkları bütün delillerin bu tarz yargılamanın oldukça sakıncalı olduğunu gösterdiğini ifade ediyor. Aslında Fransa, İngi ltere, Kanada ve Avusturya'nın pek çok mahkemesinde sanıkları ahşap ve camdan yapılan bölmelerde tutmak çok yaygın bir uygulama. İngiltere'de bu bölmelerin iki metreden yüksek yan duvarlarının olması şartı da var. Daha güvenlikli olanlar bazen tavana kadar camla da çevrili oluyor.1920lerde İtalya'daki mafya davalarında sanıklar kafeste tutulurdu, ama yüksek düzeydeki sanıkların davasında kafes uygulamanın modern versiyonları genelde 1961'de İsrail'de bir Nazi savaş suçlusu olan Adolf Eichmann'ın mahkemesinden uyarlama. Bu tarz bölmelerin çok yaygın kullanıldığı Kanada'da Association of Crown Counsel'ın başkanı Rick Woodburn, mahkeme salonundaki insanların güvenliğini sağlamanın önemine dikkat çekiyor ve bazen sanıkların kendilerine kelepçelenmiş bile olsalar yumruk atabildiğini, bir şeyler fırlattıklarını veya tehdit ettiğini aktarıyor. Zira Kanada'da 2010 yılında savcılar Nova Scotia'nın davasındaki güvenlik zafiyeti konusunda bir dosya ile karşılaştılar. Amerika'da bu bölmeler temyiz mahkemesi de dâhil, çıkan mahkeme kararları ile çok aza indirildi. Bazı mahkemelerde tehlike potansiyeli olan sanıklar ayak bileklerinden yere zincirleniyor. Bazen de aynı durumdaki sanıkların elbisesinin altına herhangi bir durumda elektrik vererek onu etkisiz hale getirebilecek bir kemer giydiriliyor. Yine Hague'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi bir güvenlik önlemi olarak izleyicileri cam bir bölmenin arkasına alıyor. Uzmanlara göre bu uygulama çoğu ülkede güvenlik danışmanlarının veya hukuk icrası yetkililerinin tavsiyesi üzerine idari bir zemine dayandırılıyor, hukuki bir gerekçesi yok. Mulchany'ye göre bu bölmeler sanık haklarının da gayet iyi korunduğu İngiltere ve Fransa gibi ülkeler için özellikle çok sakıncalı. Mulchany bu konudaki görüşünü "Zira bizler suçu ispatlanana kadar masum kabul ettiğimiz birini bu yolla marjinalleştirmiş oluyoruz" şeklinde ifade ediyor.
DAVID M. HERSZENHORN