“Bilmenizi isterim ki;
Bilinçli olarak bilinmeyene doğru yürümek zordur.”
Mustafa KILINÇ
Kişiler kendilerini gerektiği gibi ifade edebilmek için pek çaba göstermezler. Bunun nedeni düşünebilme yetersizliği ve kafa karışıklığı değil, bir düşüncenin nasıl ifade edileceğini bilmemektir. İnsanların, düşüncelerinin iyi ifade edilemediği ya da anlaşılamadığı duygusunu taşıdıklarını keşfetmek pek zor değildir. Bu durumlarda genellikle şu tür şeyler söylenir:
-Mademki bunu kastediyordunuz, niçin öyle söylemediniz?
-Kişilerin ne istediklerini açıkça belirtmelerini beklerim.
-Benden isteneni kavradığımdan emin değilim.
-Ciddi mi, şaka mı yapıyor, belli değil.
-Gerçekten de anlamıyorum.
-Söylediklerinizden bir şey anladıysam arap olayım.
-Benim kafam zaten karışıktı. Şimdi tamamen karıştı, şaştım kaldım.
-Aslında ben öyle demek istemedim. Siz beni yanlış anladınız.
-Kastımı aştığımı itirazlar sonrasında anladım.
-Anlatıyorum anlatıyorum bir türlü anlamıyorlar.
-Siz konuşurken benim kafam başka yerdeydi.
-Dinlemek nasıl oluyor? Kişi konuşurken nasıl dinleyeceğimi bana kimse öğretmedi ki.
-Gerçekten tam olarak neyi kastettiğinizi bilmiyorum vb.
Bunlar size oldukça tanıdık geliyor değil mi? 21. yy’da yaşamış olduğumuz iletişimsizlik sendromunun kesitlerinden sadece bazıları. İşte bu kesitler bizim yaşarken etkisiz iletişim kurmamızı sağlıyor.
İletişimsizlik sendromu her zaman yüksek sesle dile getirilmez. Bazen güçlü beden dili sinyalleriyle de ortaya çıkar. Örneğin güçlü bir kaş çatma, omuz silkme, dudak bükme, kafanızın sağa-sola ya da aşağıya ya da yukarıya doğru bilinçsizce sallanması iletişimsizlik sendromu sinyalleridir.
Muhteşem “güç” sizin kendi zihninizdedir. Düşüncelerinizin yaratıcısı siz olduğunuza göre
olumsuz düşüncelerden kurtulmak sadece sizin elinizde.
Mustafa KILINÇ