Bir çok insanlarda bir hastalıktır, gidiyor: Başka bir insanı dış görüntüsüne göre değerlendirmek....
Muhakkak giyim tarzımız, konuşma şeklimiz, ses tonumuz ve tınısı, mimik ve jestlerimiz, saç tarzımız, kısacası kendimizden sergilediğimiz herşeyi, bizim hakkımızda çok şey anlatır.
Bilhassa eğitilmiş bir göz için karşıda ki kişi adeta okuyabileceği açık bir kitap gibidir. Bu arada programlarıli bir kişi söylenmeyeni de duyar, açıkça görünmeyeni de görür.
Ne yazık ki, bir çok zaman, oraya kadar bile gelemiyoruz.....
Nasrettin Hoca'nın başına neler gelmiş:
" Zengin bir aile Hoca’yı konağına yemeğe davet etmiş. Hoca davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Kapıda selam veren bile yok. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, evine geri dönerek, sandıktaki güzel, işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş.
Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu çorba kasesine batırmaya başlamış, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demiş.
Hoca sen ne yapıyorsun, kürkün yemek yediğini kim görmüş?
Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:
Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeğinizi de o yesin !! " demiş.
Ne diyelim Nasrettin Hoca'yı kıyafetiyle değerlendirmekle iyi bir halt etmişsiniz !! Onunla bir sohbet etseydiniz, neler kaçırdığınızın farkına varmış olacaktınız....
İşte bir insanla tanışmadan, sohbet etmeden, onu sadece dış görüntüsüne göre değerlendirmek ve yargılamak, sohbet etmeyen için de bir kayıp olabilir. Niçin, diyeceksiniz...
Biz insanlar genelde bize tanıdık gelen, daha önce öğrendiğimiz durumlara yakınlık duyarız. İçimizde ne varsa, onu dış dünyada buluruz ve algılarız, çünkü içimizde onun temsili mevcut. Yeni farklı, tanımadığımız, bizde henüz karşılığı olmayan herşeye önce şüpheyle bakarız, tanımaya çalışırız; ya da hemen korkuyla cevap verip, tepki gösterebiliriz.
Bu tür davranışlar aslına bakarsanız, çok doğaldır. Ancak, hemencik bir insanı dış görüntüsünden ve insanın kendi önyargısından dolayı bir kenara koymakla bazen gerçekten yazık etmiş olabiliriz. Nice cevherler vardır, bize farklı gelen dış görüntülerin altında. Benim " bir çok şey siz de kaçırabilirsiniz " , dediğim odur.
Belki bu insan ufkunuzu açar, belki bir ön yargınızı yıkar, belki size değerli bir şey öğretir, belki ikiniz muazzam bir sohbet edersiniz, belki dostunuz olur, belki sizin ona bir katkınız olur...ne olursa olsun, hemen bir damga koymadan, insanlara biraz daha yakından bakmak değer....İnsanların size nasıl davranmalarını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.
Kalıpları kırmak, ufkunuzu açar....!
" SADECE KALBİMİZ İYİ GÖRÜR, ASIL ÖNEMLİ ŞEY GÖZE GÖRÜNMEZ...."
Antoine de Saint Exupery
Hepinize Güç, Başarı ve Sevgi dolu bir hafta geçirmeniz dileğimle,
Sevgiyle kalın..!
Yazar: Aysel Çiçek